İstanbul
BIST9072.08
DOLAR30.7519
EURO33.0304
ALTIN1969.6
BTC/USD51728.548
Kenan Çakal

Kenan Çakal

Mail: cakalkenan@gmail.com

BÜYÜKŞEHİR İSTANBUL .....?

İstanbul, yerleşim tarihi son yapılan Yenikapı'daki kazılarla bulunan liman doğrultusunda 8500 yıl, kentsel tarihi yaklaşık 3.000, başkentlik tarihi 1600 yıla kadar uzanan Avrupa ile Asya kıtalarının kesiştiği noktada bulunan bir dünya kentidir. Şehir çağlar boyunca farklı uygarlık ve kültürlere ev sahipliği yapmış, yüzyıllar boyu çeşitli din, dil ve ırktan insanların bir arada yaşadığı kozmopolit ve metropolit yapısını korumuş ve tarihsel süreçte eşsiz bir mozaik hâlini almıştır. Uzun zaman dilimleri boyunca her alanda merkez olmayı ve iktidarda kalmayı başaran dünyadaki ender yerleşim yerlerinden biri olan İstanbul geçmişten günümüze bir dünya başkentidir. Tarihsel yaklaşım harika ama günümüzdeki yaşam şekli bu güzel şehrin hakkını veriyor mu? Tabii ki hayır..... 15 milyona yaklaşan nüfusu ile devasa bir köy adeta... Herkes istediğini yapıyor, kanunlara, kurallara, trafik işaretlerine, şehrin doğal yapısına uyan var mı, varsa da yalnız kalınıyor. Yurt dışına çıktığınızda muhteşem bir yapı stoku ile karşılaşıyorsunuz. Adamlar tarihlerine sahip çıkmışlar onları koruma altına almışlar. .... Yurt dışında trafik kuralları harfiyen yerine getiriliyor, insana değer verilip korunuyor. Boğaz da Garipçe denilen bir köy ve 3. Murat tarafından yaptırılan tarihi bir kale var. Gidenler görmüştür bakımsız çöplük haline gelmiş, geçmişine bakıp ağlayan bir eser. Büyüşehir İstanbul’a gelince herşey unutulup herkes kafasına göre takılıyor. Trafik için kimse çıkıp ta mükemmel diyebilir mi, mümkün değil. Kartal gibi yerde yapılan 30-35 katlı binalarla şehrin dokusu kayboluyor, İstanbul’un Balkonu olarak adlandırılan Yakacık’tan baktığınız da yeşillikten betona dönüşmüş bir görüntü ile karşılaşırsınız. Sanki bağrına bıçak saplanmış soluğu kesilmiş biri gibi, nefes alan şehirlerden ağlayan şehirlere... Yolları istedikleri gibi kazıyorlar ne zaman kapanacağı belli değil, inşaatlara beton dökmek için yolları kapayan mikserler, son sürat giden hafriyat kamyonları, havalı kornalar, gürültü kirliliği yaratan araçlar, gecenin karanlığını yırtan motosikletler ve modifiye yapılmış otomobiller.... Sahilde açıktan bedenlerini satanlar ve onlarla birlikte olmak için kuyruğa girenler, yeşil alanları çöplük haline getiren, mangal yakmak için kamelyaların tahtalarını kıranlar, araçlarını çift sıra park yapıp trafiği engelleyenler, inanmayacaksınız ama küçük bir palmiye ağacını orta refüjden söküp aracına yükleyenler... Araçlarını istediği yere park edenler, aylarca bitmeyen atık su inşaatları, devamlı değiştirilen kaldırım taşları... Daha yazılacak çok şey var ama yazdıkça üzülüyorum, inşallah düzelir diye de bekliyorum. İşte Büyükşehir İstanbul... Büyükşehir denilebilinir mi, diyorsanız bence bir sakıncası yok... Köy de demek istemiyorum, köylere haksızlık etmiş oluruz... En azından oralar nefes alınacak ve yaşanılacak stresi olmayan yerler...

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar