Rahmet ve mağfiret, lütuf ve ihsan iklimi üç aylardayız. Miraç gecemizi huşu ve huzur içinde dualarla idrak ettik. Cenab-ı Hak, bu gece vesilesiyle aziz milletimize, ümmet-i Muhammed’e ve bütün insanlığa sağlık, huzur ve afiyet ihsan eylesin. Miraç gecemiz mübarek olsun.
Miraç gecesi; Yüce Allah’ın sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV)’e büyük hakikatlerin ilahi sırlarını gösterdiği vasıtaları kaldırarak ilahi vahye muhatap kıldığı, kendi ayâtını ve kâinatın sırlarını seyrettirdiği, mü’minlere beş vakit namazın farz kılındığı ve biz Müslümanlar için ilahi lütuflarla dolu bir gecedir.
Dolayısı ile Miraç gecesi Müslümanlarca değer verilen kutsal gecelerimizden birisidir. İsra suresinin birinci ayeti kerimesinde Yüce Allah şöyle buyurmaktadır.
“Kulu Muhammed-i bir gece ayetlerimizi (delillerini) göstermek için Mescid-i Haramdan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. (Allah’ın şanı yücedir) şüphesiz O, her şeyi işitir ve her şeyi görür.”
Peygamberimiz bir gece Kâbe’de iken Cebrail (a.s) gelip onun göğsünü yardı, manevi bir operasyondan geçirildi, içine iman ve hikmet doldurdu, Burak adı verilen bir binek ile Kudüs’e getirdi orada bazı peygamberlerin ruhaniyetine imam olup namaz kıldırdı. Oradan Miraç’la Cebrail (a.s) beraber yükseldiler.
Yedi kat gökleri, orada bazı peygamberleri gördü ve konuştu. Cennet ve nimetlerini, cehennem ve azabının nasıl olduklarını ve daha başka olayları görerek ve bilgiler alarak sitretül münteha denilen yere kadar vardılar. Cebrail (a.s) ben buradan daha ileri gidemem, gidersem yanarım dedi ve orada kaldı. Peygamberimiz Hz. Muhammet (s.a.v) Refref adlı başka bir binek ile yükselişine devam etti, sonunda Allah’ın huzuruna kabul edildi. Cenab-ı Hak ile bizim bilip anlayamayacağımız şekilde görüşme vuku buldu. Sonuçta Peygamberimiz (s.a.v) aynı gece Mekke’ye geri döndü. Bu olayı insanlara anlattığı zaman inananlardan başkası, akılları almadığı için her türlü delilleri göstermesine rağmen kabul etmediler.
Peygamberimiz (s.a.v) o gece Müslümanlara Rabbimizden üç hediye getirmiştir.
1) Ümmetinden Allaha şirk (eş-ortak) koşmayanların cennete gireceği müjdesi.
2) Kur’an-ı Kerimde bakara suresinin son iki ayeti ( Amene’r Rasûlü)
3) Beş vakit namazın farz oluşu.
İsra ve Miraç olayının Mü’minler için en önemli sonuçlarından birisi, hiç şüphesiz İslam dininin direği mesabesinde olan namazdır. Namaz Mü’minlere bir Miraç hediyesidir. Onun içindir ki “Namaz Mü’minin Miracı” olmuştur. Nasıl ki Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) miraçta vasıtalardan arınmış olarak yüce Allah’la buluştu ise Mü’min de namazda vasıtasız olarak doğrudan Rabbi’nin huzuruna çıkar. Sadece O’na kulluk etme ve sadece O’ndan yardım isteme fırsatı bulur
Öyle ise, Mü’min günde beş vakit namazı dikkatle ve huşu içerisinde eda edecek olursa namaz onun için bir Miraç olacak ve kul onunla Hakka yol bulacaktır.
Kim Allah’ın varlığına, birliğine inanır Hz. Muhammed’e ve onun getirdiği emir ve yasakları kabul eder, gereğince amel eder ve beş vakit namazı da kılarsa cennete gider ve cennet nimetlerine kavuşur.
İsra suresinde Cenab-ı Allah bazı hakikatleri bildirmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır:
1) Kur’anı Kerim en doğru yola ileten bir rehberdir.
2) Kur’anı Kerim Allah kelamıdır. O’nun benzerini meydana getirmek mümkün değildir.
3) En güzel isimler yüce Allah’ındır.
4) Allah birdir, O’ndan başka İlah yoktur. Yerde ve gökte olanların hepsi Allah’ı tesbih ederler.
5) İnsan nankör bir varlıktır, kendisine bir sıkıntı, bela gelirse Allah’ı hatırlar, sıkıntısı geçince de unutuverir.
6) Yüce Allah kullarına pek çok ikramda bulunmuştur.
7) Kimse kimsenin günahını yüklenmez.
8) Ahirete inanmayanlar için çok acıklı bir azap hazırlanmıştır.
9) Kullara düşen görev sadece O’na hamd etmek ve O’nu yüceltmektir.
Bu sûrede bahsedilen İslam medeniyetinin temel esaslarını oluşturan emirlerden bazıları da şunlardır:
1) Allah’a ortak (eş) koşmayınız.
2) Anne ve babanıza hürmet ediniz.
3) Hak sahiplerine haklarını veriniz.
4) İsraf etmeyiniz.
5) Aşırılıktan sakınınız.
6) Çocuklarınızı öldürmeyiniz.
7) Zinaya yaklaşmayınız.
8) Haksız olarak (savaş dışında) kimseyi öldürmeyiniz.
9) Yetimlere iyi muamele ediniz.
10) Ölçü ve tartıda doğrudan sapmayınız.
11) Bilmediğiniz şeyin ardına körü körüne düşmeyiniz. (yalan, iftira, dedikodu vs.)
12) Yeryüzünde kibir ve gurur taslayarak yürümeyiniz.
Dikkat edilecek olursa bu sayılan prensipler fert ve toplumun manevi huzuru, iyilik ve güzelliklerin kaynağı ve ahlakî seviyenin tekâmülü için gerekli olan evrensel prensiplerdir.
Miraç kandilinin aydınlığını fırsat bilerek, çeşitli sebeplerle lekelenen kalplerimizi önce tövbe ve istiğfar ile temizlemeli, sonra da Allah sevgisi, insan sevgisi, vatan sevgisi ile doldurarak iyi bir kul, olgun bir Mü’min olmaya gayret göstermeliyiz.
Fitne, fesat, tefrika, gıybet ve iftira gibi bizi birbirimize düşman eden kötülüklerden uzak durmalı, dargınlık ve kırgınlıkları ortadan kaldırarak kucaklaşmalı, bir olmaya, diri olmaya çaba sarfetmeliyiz.
Kandil geceleri ile süslenmiş olan üç aylar içindeki bu kutsal geceleri çok iyi değerlendirmemiz uygun olur. Yakınlarımızla tebrikleşerek, fakir ve talebelere yardımlar yaparak, Kur’an’ı Kerim okuyarak, namaz kılarak, tesbihler çekerek, mümkünse camilerde kutlayarak geçirmek sevap bakımından çok önemlidir. Kırgınlıkları bir tarafa bırakıp günahlarımız için tövbeler etmek, Allah’tan af dilemekle böyle geceleri ihya etmek, bağışlanmamıza vesile olacaktır.
Böyle kandil gecelerinde ölülerimizi de unutmamak, onların affı için, hayatta olanlara sıhhat ve afiyetle hayırlı ömürleri için dualar etmeyi de ihmal etmemeliyiz.
Mirac kandilinin ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz eder, yaşadığımız zorlu covid 19 mücadelemizden başarı ile çıkmamıza vesile olmasını diler, bütün okuyucularımın kandillerini tebrik ederim.
Yorum Yazın