Hepimizin özlemle andığı yıllardır okul yılları. İçimizin coşku dolduğu, küçük dünyamızı büyük hayallerin süslediği günler…
Hangimiz unutabildik o günleri ve öğretmenlerimizi. Yalnız hayat bilgisi, matematik, Türkçe öğrenmedik onlardan, hayatı nasıl yaşayacağımızı da öğrettiler bize.
Bu gün o sıralardan geçen biri olarak soruyorum: İnsan yetiştirmekten daha kutsal ne var bu dünyada? Hem milli değer ve kültürümüzü kalıcı kılıp yeni kuşaklara aktarıyorlar öğretmenlerimiz, hem de toplumuzun gelişmesini ve ilerlemesini sağlıyorlar. Böylesine hayati bir görevi yerine getirirken hep fedakarlıkta bulunuyorlar. Bir mum gibi kendilerini tüketerek bizleri aydınlatıyorlar.
Oysa öğretmenlerimizin gerek ekonomik, gerek sosyal, gerekse idari birçok sıkıntısı var. Tüm bunlara rağmen öğretmenler, Türkiye’de bir zoru başarıyor ve hem kendilerini hem de toplumu ayakta tutuyorlar.
Son yıllarda ekonomik istikrar sağlandı. Modern eğitim için çalışmalar başlatıldı. Atamalar merkezi sisteme ve objektif kriterlere bağlandı. Ücretsiz ders kitabı dağıtımından okul inşa kampanyalarına kadar eğitim dünyamızın yıllardır bekleyen bir çok derdine neşter vuruldu.
Çünkü çağdaş ve ileri bir toplum olmamız ancak eğitimle mümkündür. Başöğretmen Atatürk’ün dediği gibi “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.”
Bütün bunlar tek bir şey için yapılıyor. Eğitim ve öğretmenlerimiz hak ettikleri konuma yeniden kavuşsunlar, öğrencilerinin gözünde model insan olsunlar ve milletçe dünyadaki saygın yerimizi alalım diye.
Yorum Yazın