Doç. Dr. Hüsnü Süslü duygu ve düşüncelerini bir basın bildirisiyle kamuoyu ile paylaştı.
31 Mart 2019’da yapılacak olan yerel yönetimler seçimi için Kartal’dan Belediye Başkan Aday Adayı olarak kendimi ikinci evim olarak gördüğüm Cumhuriyet Halk Partisi örgütüne teslim etmiştim.
Üniversite yıllarında tanıştığım ve bugüne kadar aktif olarak içerisinde bulunduğum partimde görev sorumluluk almaktan kaçınmadım. Mart 2014 yerel seçimlerinde sevdalısı olduğum şehrimiz Kartal’a daha fazla hizmette bulunmak adına partim Cumhuriyet Halk Partisi’nden belediye başkan adaylığına talep açtım.
MYK’dan ve Parti Meclisi’nden onaylanarak Kartal belediye başkan adayı gösterildim. Genel başkanın isteği ve halen il yönetimine hakim kliklerin ayak oyunlarıyla, alınan karardan 4 saat sonra adaylığım iptal edilmiştir.
MYK'dan geçerek Parti Meclis'ine Kartal’ın adayı olarak sunulmama rağmen gece yarısı operasyonuyla adaylığım iptal edildi. Buna rağmen örgütümün emrinde kalarak partim için, Kartal halkı için daha iyisini yapmak adına çalışmalarıma devam ettim. Milletvekilliği veya herhangi bir talepte bulunmadan Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarı için 2013 yılından bu yana gece-gündüz, soğuk-sıcak demeden örgütü ve Kartal halkını esas alarak çalıştım.
Kurultay delegelerimizin takdiriyle Parti Meclisi üyeliği görevine getirildim. Bu dönemde gerek 16 Nisan Anayasa değişikliği referandumunda gerek Genel Başkan görevlendirmesiyle Anadolu'nun birçok bölgesinde çalışmalarda bulunarak, Parti Meclisi'ne raporlar sundum.
Örgütlü mücadeleyi, liyakati ilke edinip, inandığım değerler uğruna mücadeleden asla vazgeçmeden siyaset yapmaya özen gösterdim.
Geldiğimiz bu son süreçte parti genel merkezinin 31 Mart yerel seçimleri için aday belirleme yönteminin antidemokratik karakteri, taban inisiyatiflerini hiçe sayan ve yapılan kamuoyu yoklamalarını dikkate almayan tutumunu bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Parti Meclisi’nde görüşülen ve karara bağlanan belediye başkan adaylarının açıklanması sonucunda ortaya çıkan kaotik durum, verilen tepkiler Cumhuriyet Halk Partisi’nin içinde bulunduğu çıkmazı gözler önüne sermiştir. Yıllardır muhalefetini yaptığımız ‘tek adam’ anlayışının bir başka versiyonu olan 'tahakküm' yapılanmasının kendi partimizin içinde görmek beni derinden üzmüştür. Cumhuriyet Halk Partisi bu yönelimiyle sadece kendi tabanını değil, ekonomik kriz ve sosyal karmaşa nedeniyle tarihte görülmemiş oranda dar boğaza girmiş, her tür özgürlüğü elinden alınmış milyonlarca yurttaşın demokrasi umudunu da yok saymıştır. Parti içinde bir zümre kendi çıkarlarını halkın çıkarları yerine ikame ederek bir yapı oluşturmakta, Türkiye halkının Cumhuriyet Halk Partisi’nden beklentilerini yerel seçimlere 2 ay kala boşa çıkarmıştır.
31 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimlerde partinin Kartal’daki belediye başkan adayını belirlemek adına yaptırdığı tüm anket ve kamuoyu araştırmalarında genel başkanın ve MYK üyelerinin masasına konulan sonuçlarda birinci çıkmam göz ardı edilmiştir. Genel merkez kendi koyduğu kriter ve kurallara kendiler uymadığı gibi bizlere de susmamız dayatılmıştır.
Tüm bunlarla beraber parti üst kurullarının adayları belirlerken emek, liyakat, özveri ve meşruiyet ilkelerini hiçe sayan ve yalnızca biat kültürünü esas alan yaklaşımları istifa kararını almama neden olmuştur.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucu ilkelerine ve değerlerine, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğini yaptığı ve bizlere miras bıraktığı devrimlerine olan inancımı koruyarak, ömrümün çoğunun içinde geçtiği Cumhuriyet Halk Partisi ailesiyle olan bağım bugün itibariyle sonlanmıştır.
Bugüne kadar bana inanarak yanımda olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin onurlu üyelerine ve değerli Kartal halkına teşekkür eder, daha iyi bir ülke ve dünya için mücadelemizin devam edeceğini belirtmek isterim.
Doç. Dr. Hüsnü SÜSLÜ
Yorum Yazın