Başında MİLLİ kelimesi olupta, Milli Politikası olmayan tek kurum MİLLİ EĞİTİM. Her gelen bakan kendine göre birşeyler yapmak isterken Milli Eğitim arap saçına döndü.
Türkiyede ne kadar çok sınav olduğunu, yeni doğan birinin kaç yaşından itibaren sınavlar ile boğuşmak zorunda kaldığını hepimiz biliyoruz. Hemen hemen her hafta sonu okulların önünde birilerini elinde ÖSYM kağıtları ile görüyoruz.
Sürekli yapılan bir çok sınav ve haliyle bu sınava giren hayalleri olan yada çevresindeki kişilerin hayalleri doğrultusunda zorlanan kişiler var.
Türkiyede bilindik 33 adet sınav var. ÖSYS, ÖSYM, TYT, YDT, AYT, YKS, KPSS, e-yds, ygs, lsy, ehliyet sınavı vb. Bu sayının içerisinde sınavların alt sınavları dahil değil yani; lys - 1 lys - 2 lys - 3 lys - 4 lys - 5 gibi sınavlar sadece lys başlığı altında toplanarak hesap yapıldı.
Bu kadar çok sınav olan bir ülkede peki küçük çocuklar çocukluğunu gençliğini hatta orta yaşını yaşayabiliyor mu hayır. Normalde dışarıda koşup oynamadı gereken çocuklar içeride kalıp ders çalışmak zorunda kalıyor neden çünkü çok sınav, eğer başarı sağlanamazsa 23'lük işsiz kesime dahil olacak.
İşte bu yüzden gerek çevresi gerekse kendi vicdanı yüzünden sürekli kendi çalışmak zorunda hisseden çocuk dış çevre tarafından bir robot olarak görülüyor. Sürekli ders çalış bir saat daha çalış 1 ay süren kaldı 1 saat az yat bir şey olmaz gibi baskılar altında yaşamak zorunda kalıyor. Bazen bu sınav bittikten sonra son artık rahatsın veya işte liseye gidince rahatsın diye kandırmaca yapılıyor çocuk inanıyor veya inanmak istiyor. Geçtiğinde bitmediğini gören çocuk ufak bir sendeleme ile tekrardan yoluna devam etmek zorunda yoldan çıkarsa kayıp edeceğini biliyor. Uzun lafın kısası insanların çocukluğunu da gençliğini de hatta tüm hayatını ekinden alan tek şey sınav!
Yorum Yazın